Bilen söylesin yine de sen sus.
Söyleyen değildir bilen, sus.
Kötü söyleyeceksen söyleme, sus.
Mıhlansın tümceler gaip tizlere
Harcanmasın bir tek söz boş yere
Selası okunsun dilin, sen sus
Secde gibi sessiz çaresiz dur
Ancak öyle sohbetin huzur olur
Çareni ondan um ve beklen sus
Su denge olmasın yıkılsın ev
Kapılsın suya devrilsin dev
Bir yudum al ondan yutkunup sus
Beden hissetsin soğuğu sıcağı
Sabret kimsenin kalmayacak alacağı
Yine de yaksalar seni gürlen sus
Edep alimdir gürültü cahil
Utanırda kir tutmaz seni kir
Kuşlar kaçar gürültü etme, sus
Kapanmaz kapı, dostça açık nefse
Dar kalıp görsen de zindan kafeste
Dönen gözlerini daim kapat, sus
Uyuyup dikenler üstünde ömrün
Dua ulaşır dinlemez yer göğün
Ömür dünyada baki değildir, sus
Kim olmadı susup, edepten sertaç
Ezelden soytarıda dil tek amaç
Gönlüne söyle duyan duysun, sen sus
Elmacıklar denizler kadar yaş
Ağaçlar sükuttan yolsun saç baş
Bahar gelmesede artık, kışa sus
Asla Eyüp kadar değil derdin
Neye medet umdun neye dilendin
Dilenecek kapıyı bul,orda sus
Aslı söyle yerinde söyle sus
Sus ki kalksın üzerimizden pus
Bu karanlık hal dilin mesaisi
Mola vakti kabirdir gelmeden sus
Mehmet Esat Güney
0 yorum:
Yorum Gönder